![]() |
Tweet |
Kaplan, geçmişte denenmiş süreçlerin devletin temel güvenlik dokusuna zarar verdiğini hatırlatarak şunları söyledi:
“Ülkemiz, çözüm süreci adı altında muğlak politikalarla hem güvenlik hem de toplumsal barış noktasında ciddi bedeller ödemiştir. Bu sürecin yeniden benzer bir formatla gündeme getirilmesi, milli hafızayı ve şehit ailelerinin yarasını yok saymak anlamına gelir. Türkiye’nin tekrar aynı yollarda zaman ve itibar kaybetmeye tahammülü yoktur.”
“Adalet, Terör Örgütleriyle Değil, Vatandaşla Kurulmalıdır”
Kaplan, hukuki eşitliğin devlet-millet ilişkisindeki en temel unsur olduğunu belirterek, bazı çevrelere gösterilen siyasi ve hukuki toleransa karşı şu eleştirileri dile getirdi:
“Bir yanda ağır suçlarla itham edilen örgüt mensuplarına yönelik beklenti oluşturulurken, diğer yanda millî duruş sergileyen siyasetçilere karşı hukuk sopası gösterilmesi, halkın adalete olan güvenini kökünden sarsmaktadır. Adalet, şahıs ve çevreye göre değil, suç ve delile göre işlemelidir.”
“Milletin Devletten Beklentisi Sessizlik Değil, Netliktir”
Kaplan, çözüm gibi sunulan süreçlerin belirsizlikle yürütülmesinin halkın devlete olan inancını aşındırdığını belirtti:
“Devlet; mücadelede kararlı, kararlarında açık olmalıdır. Bugün çözüm, yarın mücadele diyerek yönünü sıkça değiştiren bir yönetim anlayışı, milletin desteğini değil, kuşkusunu çoğaltır. Bu nedenle atılacak her adım, kamuoyunun bilgisi ve güveni çerçevesinde yürütülmelidir.”
“Anahtar Parti'nin Terörle Mücadele Anlayışı Tavizsizdir”
Abdullah Kaplan, açıklamasını şu net ifadelerle tamamladı:
“Anahtar Parti olarak biz, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve vatandaşlarımızın huzuru için terörle mücadelede tek bir geri adımı dahi kabul etmiyoruz. Devletin adaleti ve güvenliği, hiçbir siyasi çıkarın önüne geçirilemez. Bugün tereddüt, yarın tavize dönüşür. Bizim çağrımız nettir: Türkiye, terörle mücadelede şeffaf, kararlı ve millet eksenli bir tutum benimsemelidir.”